ACT Havayolları’nda Peş Peşe Kazalar: Yaşlı Uçaklar, Bakım ve Pilotaj Tartışması

ACT Havayolları kargo uçağı ve kaza tartışmaları

29 Kasım 2025 — Türkiye merkezli kargo havayolu şirketi ACT Havayolları (Air ACT), son bir buçuk yılda yaşadığı iki ciddi olayla havacılık gündeminden düşmüyor. 2024’te Kazakistan’ın Türkistan Havalimanı’nda yaşanan TC-ACG olayı ve 2025 Ekim’inde Hong Kong’da denize sürüklenen TC-ACF kazası, filonun yaşı, bakım süreçleri ve pilotaj tecrübesi hakkında soru işaretlerini artırdı.

İki Yılda İki Büyük Olay: Türkistan ve Hong Kong

İlk olay, Nisan 2024’te ACT filosundaki Boeing 747-400 tipi TC-ACG uçağının Türkistan Havalimanı’na inişi sırasında yaşandı. Uçağın no.4 motor podu piste temas etti, gövde ve motor bölgesinde ciddi hasar oluştu. Can kaybı yaşanmadı ancak olay, “majör kırım” kategorisinde kayda geçti.

İkinci ve çok daha ağır olan kaza ise 20 Ekim 2025’te Emirates SkyCargo adına gerçekleştirilen kargo uçuşunda meydana geldi. Boeing 747-400 tipi TC-ACF tescilli uçak, Hong Kong’da iniş sonrası pistten çıkarak denize sürüklendi. Uçak tam ziya kapsamına girerken, yerdeki bir araçta bulunan iki görevli hayatını kaybetti. Kazada dört kişilik uçuş ekibi ise kazayı yaralı veya hafif yaralı atlattı.

Yaşlı Uçak Filosu: 30 Yaş Üstü 747’ler

ACT Havayolları filosundaki iki 747-400’ün de 1990’lı yılların başında üretilmiş olması dikkat çekiyor. TC-ACG 1992, TC-ACF ise 1993 üretimi. Bu da her iki uçağın da 30 yaşın üzerinde olduğu anlamına geliyor.

Uzmanlar, 747-400 serisi uçakların yolcu taşımacılığında büyük oranda devreden çıktığını, kargo operatörlerinin ise maliyet avantajı nedeniyle bu gövdeleri daha uzun süre kullanmayı tercih ettiğini vurguluyor. Metal yorgunluğu, eski aviyonik mimari, sık kargo uçuş döngüleri ve yüksek bakım yükü, yaşlı filolarda güvenlik riskini artıran başlıca unsurlar olarak öne çıkıyor.

Bakım Süreçleri ve Operasyon Baskısı

Kargo havayollarında uçaklar çoğunlukla gece saatlerinde, sık ve yoğun rotalarda çalışıyor. ACT özelinde de az sayıda uçakla global kargo operasyonu yürütülmesi, bakım ekipleri üzerindeki baskıyı artıran bir faktör olarak gösteriliyor. Uzmanlara göre yaşlı 747’lerin yoğun kullanımında:

büyük önem taşıyor. 2024 Türkistan olayı sonrası motor ve iniş takımı bölgesinin bakım kayıtlarının detaylı incelendiği, Hong Kong kazasının ardından ise bakım süreçlerine yönelik denetimlerin genişletildiği ifade ediliyor.

Pilot Tecrübesi: Deneyimsiz Değil, Ama Kaptanlık Süresi Kısa

Hong Kong kazasında kokpitte bulunan uçuş ekibi hakkında kamuya yansıyan bilgiler, tartışmayı farklı bir boyuta taşıdı. Kaptan pilot Axxxxx Yxxxxx’ın toplamda 6 bini aşkın uçuş saati olduğu, bunun önemli kısmının 747-400 tipi uçaklarda geçtiği; ancak kaptan olarak sadece yaklaşık 400 saat tecrübeye sahip bulunduğu belirtiliyor.

Yardımcı pilot Cxxxxxxx Üxxxx ise Pegasus geçmişiyle birlikte toplamda 4 binden fazla saatlik havayolu tecrübesine sahip. Bu açıdan bakıldığında ekip “deneyimsiz” değil; buna karşın, zor yaklaşmalarıyla bilinen bir meydanda (Hong Kong) yaşlı bir 747’yi yönetmenin, kaptanlık tecrübesi sınırlı bir pilot için ek zorluklar barındırdığı ifade ediliyor.

TSO ve Uluslararası Otoriteler Mercek Altında

ACT Havayolları’na ilişkin iki olayın ardından, Türk havacılık otoritesi SHGM/TSO ile Hong Kong ve ilgili diğer sivil havacılık otoritelerinin ortak incelemeler yürüttüğü biliniyor. Raporlarda şu başlıkların öne çıkması bekleniyor:

Nihai kaza raporlarının 2026 yılı içinde kamuoyu ile paylaşılması beklenirken, sector ACT özelinde “ilave emniyet önlemleri ve filo yenileme adımları” atılmasını gerekli görüyor.

Uzmanlar Ne Diyor?

Havacılık uzmanları, ACT Havayolları örneğinde tek bir faktöre odaklanmanın doğru olmayacağı konusunda hemfikir. Değerlendirmelerde üç temel unsur birlikte öne çıkıyor:

Bu çerçevede, ACT Havayolları’nın hem filoyla ilgili stratejik kararlarını gözden geçirmesi, hem de bakım ve uçuş emniyeti politikalarında daha şeffaf ve sıkı bir çerçeve ortaya koyması bekleniyor.

Sonuç: Tesadüf mü, Sistemik Uyarı mı?

ACT Havayolları’nın bir yıl içinde iki ciddi olaya karışması, “tesadüf mü, yoksa sistemik bir uyarı mı?” sorusunu gündeme taşıdı. Bir yanda yaşlanan 747 filosu, diğer yanda kargo havacılığının doğası gereği yüksek operasyon baskısı ve kokpit–bakım–yönetim üçgenindeki dengenin hassasiyeti bulunuyor.

Önümüzdeki dönemde açıklanacak resmi kaza raporları, bu sorulara daha net cevaplar verecek. Ancak şimdiden görünen şu: ACT Havayolları ve benzeri ölçekli kargo operatörleri için, filo yenileme, bakım yatırımları ve pilotaj destek programları sadece rekabet değil, aynı zamanda uçuş emniyeti açısından da kritik bir gereklilik haline gelmiş durumda.