Türkiye Ekonomisinin 3 Yıllık Yol Haritası Açıklandı
08 Eylül 2025 — Türkiye, 2026–2028 dönemine ait Orta Vadeli Program’ı (OVP) açıkladı. Program, enflasyonla mücadeleyi merkezine alırken büyümede dengeli ilerleme, mali disiplin ve yapısal reformlara odaklanıyor. Açıklanan yeni yol haritası, ekonomik öngörülebilirliği artırmayı, küresel piyasalarda güveni güçlendirmeyi ve hanehalkı refahını desteklemeyi hedefliyor.
Makroekonomik Hedefler
Yeni programda öne çıkan makroekonomik hedefler, hem büyüme hem de fiyat istikrarını aynı anda sağlamayı amaçlıyor:
- Büyüme: 2026: %3,8 – 2027: %4,3 – 2028: %5,0
- Enflasyon: 2025: %28,5 – 2026: %16,0 – 2027: %9,0 – 2028: %8,0 (tek haneye iniş)
- İşsizlik: 2026: %8,4 – 2027: %8,2 – 2028: %7,8
- Cari Açık/GSYH: 2026: %1,3 – 2027: %1,2 – 2028: %1,0
- Kişi Başı Gelir: 2026: 18.621 USD – 2027: 19.710 USD – 2028: 20.987 USD
Özellikle enflasyonda hedeflenen tek haneli seviyeler, iç talepte dengelenme, döviz piyasalarında istikrar ve yatırım ortamında güven açısından kritik öneme sahip. Cari açığın GSYH’ye oranla %1 seviyelerine inmesi, dış finansman ihtiyacını azaltmayı ve rezerv birikimini desteklemeyi amaçlıyor.
Yapısal Reformlar
OVP sadece rakamsal hedefler değil, kalıcı refahı sağlayacak yapısal reform adımlarını da içeriyor:
- Beşeri sermaye: Eğitim ve mesleki becerilerin geliştirilmesi, iş gücü verimliliğinin artırılması.
- Tarım: Atıl durumda bulunan arazilerin üretime kazandırılması, gıda arz güvenliği için destek programları.
- Dijital ekonomi: Dijital Türk Lirası’nın ödeme sistemlerine entegrasyonu, fintech girişimlerine yeni teşvikler.
- Sosyal güvenlik: 25 yaş altı gençler için Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) teşvikleri.
- Yeşil dönüşüm: Yenilenebilir enerji yatırımları, enerji verimliliği projeleri ve çevre dostu istihdam programları.
- Kamu maliyesi: Vergi tabanının genişletilmesi, kayıt dışı ekonomiyle mücadele ve mali disiplinin korunması.
Bu reformların, orta vadede verimliliği artırarak hem sanayi hem de hizmet sektörlerinde sürdürülebilir bir büyüme zemini yaratması bekleniyor.
Yetkili Açıklamaları
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, dezenflasyon sürecinin 2028 itibarıyla tek hanede kalıcı hale geleceğini vurguladı. Yılmaz, “Türkiye, 2025 sonunda dünyanın 16., Avrupa’nın ise 6. büyük ekonomisi olma yolunda ilerliyor. OVP’nin kararlılıkla uygulanmasıyla yatırımcı güveni artacak ve toplumsal refah daha dengeli dağılacak” dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise, mali disipline vurgu yaptı: “Vergi reformu, kamuda harcama kontrolü ve şeffaflık önlemleri, bütçe dengesini sağlamlaştıracak. 2026’dan itibaren faiz dışı fazla hedeflenecek.”
Merkez Bankası Başkanı da para politikası tarafına dikkat çekti: “Fiyat istikrarı en öncelikli hedefimiz olmaya devam edecek. Enflasyon beklentilerinde çıpa oluşturmak için para politikasında sıkı duruş sürecek.”
Küresel Etkiler ve Beklentiler
Yeni yol haritasının açıklanması, uluslararası yatırımcıların da ilgisini çekti. Küresel derecelendirme kuruluşları, OVP’deki somut hedeflerin uygulanması halinde Türkiye’nin kredi notunda kademeli iyileşme olabileceğine işaret ediyor. Yabancı sermaye girişlerinin artması, özellikle doğrudan yatırımların sanayi ve enerji sektörlerine yönelmesi bekleniyor.
İhracatta Avrupa Birliği ve Orta Doğu pazarlarına yönelik çeşitlenme, cari açığın kontrol altında tutulmasına katkı sağlayacak. Ayrıca, dijitalleşme ve yeşil dönüşüm alanındaki yatırımlar Türkiye’nin küresel değer zincirinde daha yüksek katma değerli bir pozisyona geçmesine yardımcı olabilir.
Genel Değerlendirme
Yeni OVP, mali disiplin, öngörülebilirlik ve yapısal dönüşümle Türkiye ekonomisinin küresel rekabet gücünü artırmayı hedefliyor. Programın başarıya ulaşması, siyasi istikrar, reformların kararlılıkla uygulanması ve küresel ekonomik koşulların destekleyici olmasıyla yakından ilişkili. Uzmanlara göre, hedeflere ulaşılması halinde Türkiye, 2028’de hem fiyat istikrarında hem de büyümede sürdürülebilir bir döneme girebilir.
Sonuç olarak, açıklanan yol haritası; sadece kısa vadeli göstergelere değil, uzun vadeli stratejik hedeflere de odaklanıyor. Türkiye’nin üretim kapasitesini artırmak, finansal kırılganlıkları azaltmak ve toplumsal refahı yükseltmek için atacağı adımlar, önümüzdeki üç yılın ekonomik gündemini belirleyecek.